Akhetaten Vebası, antik Mısır’ın kısa ömürlü başkentinin gizemli halde terk edilmesine yönelik ihtimaller içinde bir izahat olarak öne sürülüyordu.

Şimdi ise Dr. Gretchen Dabbs ile Dr. Anna Stevens’ın yürüttüğü kapsamlı bir arkeolojik çözümleme, bu vebaya dair kanıtları gözden geçirerek salgının Akhetaten’i asla etkilememiş olabileceğini ileri sürüyor.
Bugün Amarna olarak malum Akhetaten, daha ilkin IV. Amenhotep adıyla anılan Akhenaten döneminde inşa edildi. Firavun, tek bir tanrı—Güneş tanrısı Aten—kültüne yönelmesiyle tanınıyor.
Eski dinden uzaklaşma girişimi olarak görülebilecek bir adımla, Akhenaten Mısır Krallığı için Akhetaten isminde yeni bir kraliyet ikametgâhı ve başkent kurdu. Sadece yeni başkent uzun süre kullanılmadı; Akhenaten’in ölümünün derhal arkasından ortalama 20 yıl içinde neredeyse bütünüyle terk edildi.
Akhenaten’in hükümranlığı esnasında almış olduğu sıradışı kararlar ve kentin hızla terk edilmesi, bir salgına bağlanıyordu. Bu salgına dair kanıtların başlıca deposu metinler; şu sebeple arkeolojik açıdan salgınları saptamak oldukça zor.
(İlgili: Antik Mısır’dan Gelen Veba: Mit mi, Gerçek mi? )
Metinsel kanıtlar içinde, Mısırlı harp esirlerinin getirmiş olduğu bir salgından yakınan Hitit “veba duaları” ile Megiddo, Byblos ve Sumur’da bir hastalık salgınına işaret eden Amarna mektupları içeriyor.
Ne var ki bu metinlerin hiçbiri, salgının bilhassa Akhetaten’de görüldüğünü söylemiyor. Bundan dolayı Dr. Dabbs ve Dr. Stevens, kentin ve çevresindeki mezarlıkların dizgesel arkeolojik ve biyoarkeolojik analizini yaparak Akhetaten’in hakkaten bir veba yaşayıp yaşamadığını araştırdı.
“Bu emek verme, Mısırbilim kaynaklarının ötesine geçiyor ve bilhassa Amarna verilerine odaklanıyor. Arkeoloji ve biyoarkeolojideki yakın tarihindeki emekler, salgınların tarihsel olarak kaydedildiği şehir ve mezarlıklara bakılarak bir ‘beklenti’ yarattı. Bu beklentileri alıp Amarna’da gördüklerimizle, bir salgın kenti/mezarlığından beklenenlerle karşılaştırabildik” diye açıklıyor Dr. Dabbs.
“Bu emekler, salgın hastalıkların yapı inşası ve bakımı, gömme örüntüleri, demografi ve daha pek oldukca sistemi etkilediğini gösterdi.”
“Amarna’da tüm bu değişik kanallardan informasyon derledik; metinsel, arkeolojik ve biyoarkeolojik verileri bir araya getirerek kentin yüksek ölümlü bir salgından etkilenmesi halinde görmeyi bekleyeceğimiz tabloyla karşılaştırdık. Ve onlarca kere, Amarna’da hakkaten gördüklerimizin bu beklenen modellere uymadığını saptadık.”
Akhetaten kentini çevreleyen alanlarda, halka ilişik dört büyük mezarlık içeriyor: South Tombs, North Cliffs, North Desert ve North Tombs Mezarlıkları. Bu alanlarda toplam 11.350–12.950 gömüt yer almış olduğu düşünülüyor. 2005–2022 arasındaki kazılarda çıkarılan 889 gömüt, mevcut çalışmanın parçasını oluşturdu.
İskelet kalıntılarında, erişkinlerde kısa boy, omurga travması, lineer mine hipoplazisi (diş gelişiminde kesintiler) ve dejeneratif eklem hastalığı benzer biçimde stres göstergeleri görüldü; sadece bunların salgından ziyade ekonomik ve toplumsal zorlukları yansıttığı sonucuna varıldı.
Hastalık belirteçleri genel olarak nadirdi; tüberküloz yalnızca yedi bireyde saptandı. Bir çok gövde—mumyalama yapılmaksızın—gömüt armağanları, tekstiller ve hasır tabutlarla gömülmüştü. Ek olarak, gömme pozisyonları çoğu zaman düzensiz ya da olağandışı değildi; bu da, yüksek ölüm oranlı bir salgında beklenebilecek telaşlı gömmelerin burada söz mevzusu olmadığını düşündürüyor.
Salgına işaret edebilecek en çarpıcı unsur, alışılmadık derecede yüksek sayıdaki çoklu gömütlerdi. Sadece demografik örüntüler, bilhassa erişkin hanımlarla evlatların sık eşleşmesi benzer biçimde durumlar, bunun kriz yönetiminden oldukca kültürel amaçlarla meydana getirilen çoklu gömütlere işaret ettiğini ortaya koydu.
Tehlikeli sonuç olarak, paleodemografik modelleme toplam gömüt sayısının kentin nüfusuna gore beklenen aralıklarda kaldığını gösterdi; yaşam beklentisi ve yerleşim süresi de bir salgın halinde beklenmeyecek düzeyde istikrarlı görünüyor.
Son olarak, kentin terk edilme örüntüsü de bir salgın senaryosuyla uyuşmuyor; eşyaların tertipli halde toplanması ve Akhenaten’in ölümünden sonrasında bile—daha düşük yoğunlukla da olsa—iskanın devam etmesi, dizgesel bir boşaltmaya işaret ediyor. Tüm bu bilgiler ışığında, Akhetaten’in Akhenaten döneminde bir salgın yaşaması ihtimaller içinde görünmüyor.
Gene de Dr. Dabbs, bu teorinin niçin bu kadar uzun süre varlığını sürdürebildiğini şu şekilde açıklıyor: “Yüzeysel bakıldığında mantıklı görünen fakat eleştirel bir gözle bakılmadığında ayakta kalan bir kuram. Adil olmak gerekirse, oldukca yakın zamana kadar Amarna’da bir salgının varlığını eleştirel halde sınayacak veri mevcut değildi.”
“Mısırbilim kaynakları, Amarna ile ‘veba’ ve/yada salgın benzer biçimde ürkütücü sözcükler içinde pek oldukca bağ kurar. Amarna Mektuplarının birçoğu vebadan söz eder. Hitit Veba Duaları, aşırı ölüm/hastalık vakasını Mısırlılarla ilişkilendirir. Kraliyet ailesinin üyeleri Amarna’da öldü. III. Amenhotep hastalık ve veba tanrıçası Sekhmet için oldukca sayıda heykel yaptırdı.”
“Hepsi, büyük seviyede başka yer ve/yada zamanlara ilişkin metinsel kayıtlardan beslenen, Amarna ve Akhenaten/Kraliyet ailesi ile hastalık içinde dolaylı bir kanıt ağı yaratıyor… Bu bağlantının tohumu bir kez ekilince, yeniden yöntemiyle ‘olgu’ya dönüştü.”
Dr. Dabbs ek olarak, Akhetaten’de bir salgın saptanmamış olmasının Hitit salgınının yaşanmadığı anlamına gelmediğini netleştiriyor: “Hitit veba duaları, Hitit krallığında yaşananları dürüstçe yansıtıyor olabilir. Salgının deposu bir grup Mısırlı tutsak de olabilir.”
“Bu makaleyle vurgulamak istediğimiz noktalardan biri de, Amarna yada herhangi bir antik yerleşime özgü argümanlar kurarken, süre ve mekân bakımından değişik yerlerden gelen verileri kullanma mevzusunda dikkatli olmamız gerektiği.”
Yazı: Dabbs, G. R., & Stevens, A. (2025). Mortality Crisis at Akhetaten? Amarna and the Bioarchaeology of the Late Bronze Age Mediterranean Epidemic. American Journal of Archaeology, 129(4), 455-489.





